Hakkımızda
Eriş Helva; 1903 yılında helvacılığın 'yöre sanatı' olduğu Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinden Eskişehir'e gelen, helvacılıktaki ustalığı ile tanınan ünlü "KANÇOR MEHMET EMİN USTA"nın temellerini attığı bir firmadır. Aile fertlerinin nesilden nesile büyük bir adanmışlıkla faaliyetini devam ettirdiği Eriş Helva; günümüzde aktif çalışan 4. ve 5. nesil aile üyeleri ile, geçmişinden aldığı güç ve tecrübe ile faaliyetlerine devam etmektedir. Sizleri, bu köklü geçmişe sahip ailemiz ve meslek hayatımızın kıvanç dolu hikayesini öğrenmeye davet ediyoruz...
Eriş Helva’nın tohumlarını atan, 'Kançor' Mehmet Emin Usta'dır. Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde 1877 yılında doğmuştur. 1895-1900’lü yıllarda yöresel meslek olan helvacılığı memleketi Şarkikaraağaç’ta öğrenmiş ve uygulamaya başlamıştır. Şarkikaraağaç’ta helvacılık, yaygın bir meslektir. Usta-çırak ilişkisi ile yetişen helva ustaları, kış döneminde ülkenin büyük şehirlerinde helva üretir, ilkbaharda memlekete dönüp çiftçililikle uğraşırlarmış. Bu geleneğe uygun olarak, Kançor Mehmet Emin Usta Eskişehir’e ilk kez 1903'te gitmiştir. Anadolu’nun çeşitli yerlerine mevsimsel olarak giden diğer ustalar gibi Kançor Mehmet Emin Usta da kış döneminde Eskişehir’de helva ustası olarak çalışır, yaz aylarında ise Şarkikaraağaç'ta çiftçilik yaparmış.
Mehmet Emin Usta, evlendikten sonra Eskişehir’e yerleşmeye karar vermiş ve ailesiyle birlikte Eskişehir’e göç etmiştir. Eskişehir'de kendisine bir atölye temin etmiştir ve zamanla atölyeyi genişleterek, ön kısmında satış yeri, arka kısmında üretim yapılan bir iş yeri haline getirmiştir. Soy adı kanununun henüz çıkmadığı dönemde yaşayan Kançor Mehmet Emin Usta'nın lakabı olan 'Kançor', çalışkanlığına ithafen takılmıştır. Bu çalışkanlığı ile Mehmet Emin Usta, şehrin önde gelen ve takdir gören esnaflarından biri haline gelir. 4 kız, 1 erkek çocuk babası olan Mehmet Emin Usta Eskişehir'in varlıklı bir iş adamı durumunda iken, kurtuluş savaşı esnasında varlıklarının çok büyük bir bölümünü kaybetmiştir. 'Altın Kazan' markamızın hikayesi de bu zamanlarda ortaya çıkmıştır...
Altın Kazan Hikayesi:
Mehmet Emin Usta, birikimlerinin bir bölümünü altınla değerlendiren bir iş adamıdır. Kendisinin çalıştığı dönemlerde bir hayli altın birikimine ulaştığı söylenir. Savaş yıllarında bu birikimler hızla azalır. Elinde kalan altınları muhafaza edebilmek ister ancak savaş yıllarında güvenli bir yer bulmakta zorlanır. Altınlarını türlü yerlere gizler, bahçeye gömer, ancak bir türlü tam anlamıyla güvenli bir yer bulamaz. En sonunda bir çözüm bulur ve birikimini, o yıllarda genelde bakırdan yapılan büyük helva yoğurma kazanlarında kullanmaya karar verir. Mehmet Emin Usta, bir bakırcı ustasına, helva kazanının alt kısmını altından döktürür ve üzerini altın görünmesin diye kalaylatır. Kazanın çapı kapıdan geçemeyecek bir ölçüde imal edilir. Böylece altın birikimini güvenle saklar. Bu süreçte uzunca bir süre helvalarımızı altın kazan içerisinde yoğurur...
Eskişehir’in işgal döneminde şehirde her şey alt üst olur. Yunan askerlerinin işgali sırasında önce gıda maddeleri yağmalanır. Eskişehir 18 ay işgal altında kalır. Mehmet Emin Usta ve ailesi, o işgal süresi içinde türlü sorunlar yaşar, ekonomik durumları bir anda tersine döner. Evlerinin bir köşesini sığınak gibi kullanırlar ve saklanırlar. Sığınaktan günlerce çıkamadıkları zamanlar yaşarlar. İşgal döneminde Mehmet Emin Usta hastalanır ve savaş şartlarında hastalığı kısa sürede ilerler. Düşmanı geri püskürttüğümüz dönemde, işgalciler Eskişehir’den ayrılırken ne bulursa yakıp yıkar. Evinin ve imalatının bulunduğu yerleri de yakıp yıkarlar. Mehmet Emin Usta'nın eşi Sıdıka Hanım, bu saldırı sırasında yaşadıklarını ve gördüğü manzarayı: “Bizim altın kazanımızın yandığını, o yangının içinde altının akıp civa gibi yıkıntıların arasından toprağa karıştığını bizzat kendim gördüm” diye anlatır. Dolayısıyla “altın kazan” bir masal gibi hafızalarda kalır...
İşgalden sonra Mehmet Emin Usta’nın hastalığı oldukça ilerlemiştir. Aile, ellerinde kalan son birikimle Kançor Mehmet Emin Usta’yı o zamanlar İstanbul’da meşhur olan bir Alman Hastanesi’ne götürür. Kançor Usta, maddi durumları elvermediği için bu hastanede fazla kalamaz ve sonrasında 'Gariban Hastanesi' olarak bilinen yere götürülür. Hastanedekiler Usta’nın durumu daha kötüye gidince aileyi hastalarını eve götürmeleri konusunda uyarır. Kançor Mehmet Emin Usta, 1923 yılında Eskişehir’e geldikten çok kısa süre sonra hayatını kaybeder. Eşinin kaybı sonrasında Sıdıka Hanım, dört kızı ve bir oğluyla birlikte Isparta Şarkikaraağaç’a tekrar dönerler.
İkinci Kuşak: Kançor Süleyman Usta
Kançor Süleyman Usta’nın doğum tarihi 1913'tür. 8-10 yaşlarına kadar çocukluğu Eskişehir’de geçer.
Kançor Süleyman, daha çok küçükken babasının yanında helvacılığı görür. Delikanlılık döneminde, baba mesleğini memleketindeki diğer helvacı ustalarından öğrenir. Memlekette önce kendine ufak bir atölye kurar. Ancak bu atölye, onun geçimini sağlayacak bir getiri sağlamayınca Ankara’ya giden ustalarla birlikte başkente gider ve orada çalışır. Kançor Süleyman da tıpkı babası gibi sert mizaçlı, kuralcı ve çok çalışkan bir ustadır. Zamanla Ankara'da ustalığı ile nam salar. Ancak Ankara’da çalıştığı süre içinde kendine ait bir dükkan-imalathane düzenini kalıcı hale getirememiştir. Çok iyi bir usta olmasına rağmen bu becerisini satışa dönüştürememiştir. Çocukları ile birlikte 1955'te yeniden Eskişehir’e gelir. Eskişehir’de Kançor Süleyman, oğulları Mehmet Bayar ve Uğur Bayar ayrı ayrı yerlere işçi olarak girerler. Kançor Süleyman, usta olarak işe başlarken Uğur Bayar da helvacı çırağı olarak şekerleme ve helva atölyelerinde çalışmaya başlar.
Üçüncü Kuşak: Uğur Bayar…
8 Kasım 1938 Ankara doğumlu Uğur Bayar, 2023'ün Aralık ayında aramızdan ayrılmıştır. Yaşamının son gününe kadar aşkla mesleğini yaşamış-yaşatmış merhum babamız&dedemiz Uğur Bayar, mesleğine öylesine aşık ki, kalfalık yaptığı delikanlılık yıllarında akşam olduğunda eve gitmez ve iş yerinde kalırdı. Çalıştıkları mekân küçük bir yer olduğu için akşam çıkarken iş yeri sahibi Uğur Bayar’ın üstünden kapı kilitlenir ve kendisi geceleri o iş yerinde helva ocaklarını hazırlar, akşam helvayı yapar ve sabah erkenden de dükkânı açar. O dönemde Uğur Bayar, çok yoğun bir hayat tecrübesi yaşar, birçok işi büyük bir çaba ve özveriyle kendi başına yapmak zorunda kalır. Dolayısıyla üretimin nasıl yapılacağını, ürünle ilgili sıkıntıların ne olabileceğini yaşayarak görür ve ustalaşır. Helva yapmak çok meşakkatli bir iştir, güç – kuvvet - ustalık, hüner isteyen bir iştir. Dikkat, titizlik ve sabır ister. Helva yaparken her seferinde o hassasiyeti göstermezseniz helvanız doğru kıvam ve lezzette olmaz. Dolayısıyla her seferinde o hassasiyeti göstermek gerekir.
1955 yılında Eskişehir'de çırak-Kalfa olarak çalışmaya başlayan Uğur Bayar, 1959-1960 yıllarında 2 yıl askerlik yapar. Asker dönüşünde Mehmet Bektöre isimli şekerci ustanın yanında çalışmaya başlar. Uğur Bayar, bu işletmede önce işçi olarak çalışır. Bayar’ın çalışkanlığı patronunun çok hoşuna gider ve işi büyümeye başlar. Bayar’a ortaklık teklif eder ve ortak olurlar. Bir süre bu işletmete ortak olarak çalışan Uğur Bayar, belli bir zaman sonra babası ve ağabeyi ile birlikte kendi iş yerlerini kurmaya karar verir. Bu süreçte Uğur Bayar’ın o zamana kadar ortağı ve patronu Mehmet Bektöre de o zaman Bayar’ın hissesine düşen 16 bin lirayı kendisine verir. Uğur Bayar ile birlikte babası ve ağabeyi de çalıştıkları iş yerlerinden ayrılırlar ve birikimleri ile yeni bir iş yeri kurarlar. 1963 yılında, Eskişehir çarşısı olan Taşbaşı’ndaki Pirinç İş Hanı’nın altında 'Eriş Ticarethanesi'ni açarlar. 60 yılın üzerinde bir geçmişe sahip bu dükkan günümüzde halen hizmettedir.
1964 yılında Şekerci Osman diye anılan bir şekerci imalathanesini satılığa çıkarır. Uğur Bayar o imalathaneye talip olur ve imalathane olarak burayı kullanmaya başlar. 1966 yılında kolektif şirketi olma kararı alırlar. “Süleyman Bayar ve oğulları Mehmet ve Uğur Bayar” adında bir şirket kurarlar. Taşbaşı’nda hem üretilen helva ve şekerlemenin ticareti, hem de birçok çeşitte gıda ürününün toptan satışını yaparlar. Akşam dükkanın kapanmasının ardından gece geç saatlere kadar imalathanede çalışmaya devam eder ve büyük bir özveri ile işlerini büyütmeye devam ederler.
Dördüncü Kuşak: Murat Bayar – Hasan Hakan Bayar…
1980’li yıllarda iş hayatına dahil olan dördüncü kuşak temsilcileri, 1990’lı yıllara kadar firmanın içinde yetişirler. 1963 yılında kurulan, Uğur Bayar ve ağabeyi Mehmet Bayar'ın ortaklığı 30’uncu yılında, 1993 yılında sonlanır. Uğur Bayar, oğulları Murat ve Hasan Hakan Bayar ile mevcut kollektif şirketi ve Eriş Helva markasını devralır. 2001 yılına gelindiğinde Eskişehir Estim Toptancılar Sitesi’ne taşınarak helva & şekerleme üretimini büyüterek devam ettirirler. 4. nesil temsilcileri Murat ve Hasan Hakan Bayar'ın, nesilden nesile devam eden aile geleneğini devralmasıyla beraber 2006 yılında Organize Sanayi Bölgesi’nde kurmuş oldukları 2700 m2’si kapalı alan ve toplam 5000 m2’lik modern üretim tesislerinde üretime başlarlar. Halen üretim faaliyerlerinin devam ettiği bu tesiste, gıda güvenliği ve ürün kalitesini ön planda tutarak, helva çeşitlerinin yanı sıra reçel, lokum, tahin - pekmez ve diğer şekerleme çeşitlerini, üst düzey kalitede üreterek ürün portföylerini genişletirler. ISO 9001, HACCP ve TSE kalite belgeleri ile üretim kalitelerini arttırırlar. Üretimin yanı sıra, Eskişehir’in çeşitli noktalarında perakende satış mağazaları açılır. 2009 yılından itibaren ürünlerini üretici - ihracatçı firma unvanı ile Avrupa ülkelerine ihraç etmeye başlarlar.
Beşinci Kuşak: Burak Bayar...
Eriş Helva'nın 5. Nesil temsilcisi Burak Bayar, farklı kurumsal firmalardaki deneyiminin ardından 2023 yılında Eriş bünyesine dahil olmuştur. 120 yılı aşkın süredir kesintisiz devam eden aile geleneğini ve Eriş markasının başarılarını sürdürmek için 4. Nesil ile beraber firmadaki çalışmalarına başlamıştır.
Günümüzde Eriş Helva; Eskişehir'de bulunan 7 şubesinde, Eskişehir ve çevre illerdeki Migros, Bim, File, Özdilek, Çağdaş ve yerel marketlerde, geleneksel kanal satış noktalarında, tüketicisine lezzetli ve kaliteli ürünlerini sunmaktadır. Aynı zamanda 10 yılı aşkın süredir Almanya, Belçika, Avusturya, Polonya, Rusya, Moldova ve Libya'ya aktif ihracatını sürdürmektedir.
Eriş Ailesi’nin tüm fertleri; 1903 yılında başlayan ve 120 yılı aşkın zamandır devam eden bu tatlı yolculuğu, değerli tüketicilerinin teveccühünü ve beğenisini kazanarak sürdürmek için çalışmaya devam etmektedir...
1968 yılından bir fatura... Eskişehir - Taşbaşı'nda halen faaliyette olan dükkân ve o yıllardaki sevkiyat aracımız...